"Geçmişin Gölgesinde Kalmamak"
Kıymetli okurlarım öncelikle hepinize selamlarımı iletiyorum bugün sizinle geçmiş üzerine muhabbet kuracağız.
Geçmiş, yaşamımızın temel bir parçası. Deneyimler, hatalar ve zaferler geçmişin sayfalarına yazılır. Ancak bir noktadan sonra bu sayfalar, içinde kaybolduğumuz bir kitap olmamalıdır. Aksi halde, önümüzde duran sayısız fırsat ve geleceğin sunduğu olasılıkları göremeyiz.
Birçoğumuz hayatın belli dönemlerinde geçmişe takılı kalırız. Bir hatanın, pişmanlığın ya da kaybedilen bir fırsatın ağırlığını sürekli hissetmek, adeta boynumuzda taşınan bir zincire dönüşebilir. Oysa, hayatın akışı ve ritmi geçmişin sınırlarını aşar. Şu anın kıymetini bilmek ve geleceğe umutla bakmak, zihinsel özgürlüğün temelidir.
Geçmişten ders almak elbette önemli. Hatalarımız, yol göstericimiz olabilir. Ancak ders aldığımız an, artık geçmişin zincirlerini kırmalı ve o hatayı tekrar yaşamamak adına ileriye adım atmalıyız. Geçmişte yaptığımız bir hatayı sürekli zihnimizde döndürmek, onu düzeltmeyecek. Aynı şekilde, bir başarıyı tekrar tekrar hatırlamak da yeni başarılara ulaşmamızı sağlamayacak.
Gelecek ise henüz şekillenmemiş, saf bir tuvaldir. Bize sunulan bu tuvali nasıl dolduracağımız tamamen bizim elimizde. Geçmişin gölgelerinden sıyrılmak, bugünü inşa etmek gücünü keşfetmekle başlar. Bugün aldığımız her nefes, attığımız her adım, gelecek için attığımız bir tohumdur.
Unutmayalım ki hayat, bir ileriye bir geriye bakarak yaşanmaz. Tam olarak şu anın içinde bulunmak, zihnimizi geçmişin ağırlıklarından arındırmak ve yeni fırsatlara açık olmak, yaşamın gerçek anlamını bulmamızı sağlar.
Geçmişi bırakmak, ondan kaçmak değil; onu kabullenip, onunla barışarak özgürleşmektir. Geleceğe adım atmanın ilk şartı ise bu özgürlüğü kazanmaktır.
Bugün ki sohbeti mevlana'nın "Ne olursan ol yine de gel" sözüyle sonlandırıyorum.
Allaha ısmarladık.