"Sana darılana git!.."
Dostluğu bırakmak, dargın olmak caiz değildir. Hadîs-i şerifte, "Müminin mümine üç günden fazla dargın durması helâl olmaz. Üç geceden sonra ona gidip selâm vermesi vâcib olur. Selâmına cevâb verirse, sevapta ortak olurlar. Vermezse günah, ona olur" buyuruldu.
Üç Günden Fazla küs kalmak Caiz değil…
Erkek olsun, kadın olsun, dünya işleri için, müminin mümine darılması, yani onu terk etmesi, aradaki bağlılığı kesmesi câiz değildir. Dargın olana, üç günden önce gidip barışmak, daha iyidir. Güçlük olmaması için, üç gün müsâade edilmiştir. Daha sonra günah başlar ve gün geçtikçe artar. Günahın artması, barışıncaya kadar devâm eder.
Hadîs-i şerifte, "Sana darılana git, barış! Zulüm yapanı af et. Kötülük yapana iyilik et!" buyuruldu. Üç günden fazla dargın duran kimse, şefâ'at olunmazsa, af olunmazsa, Cehennemde azâb görecektir. Günah işleyene, ona nasîhat olmak niyyeti ile hicr eylemek yani darılmak câizdir, hattâ müstehabdır. Allah için darılmak olur.
Hadîs-i şerifte, "Amellerin, ibâdetlerin en kıymetlisi, hubb-i fillah ve buğd-i fillahdır" buyuruldu. Hubb-i fillah, Allahü teâlâ için sevmek demektir. Buğd-i fillah, Allahü teâlâ için sevmemek, dargın olmak demektir.
Hubbu Fillah Buğdu Billah….
Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma sordu: "Benim için ne yaptın?" dedi. "Senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim, ismini çok zikreyledim" deyince, Allahü teâlâ, "Namaz, sana burhandır. Kötü iş yapmaktan korur. Oruç, kalkandır. Cehennem ateşinden korur. Zekât da, mahşer yerinde gölge verir, sana râhatlık verir. Zikir, mahşerde karanlıktan kurtarır, ışık verir. Benim için ne yaptın?" buyurdu. "Yâ Rabbî! Senin için olan işin ne olduğunu bana bildir" diye yalvarınca, "Yâ Mûsâ! Dostlarımı sevdin mi? Düşmanlarımdan kesildin mi?" buyurdu. Mûsâ aleyhisselâm, Allahü teâlânın en çok sevdiği ibâdetin, hubb-i fillah ve buğd-i fillah olduğunu anladı...
Küslük ile ilgili bir kaç Ayet…
"Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulun!" (Hucurât sûresi, 10)
Müslümanlar arasında selâmı sabahı kesmeyi, küsmeyi, konuşmamayı gerektiren küçük veya büyük olaylar olabilir. Bunu bir anlamda normal karşılamak gerekir. Ancak normal olmayan, Müslümanların bu tür olaylar sebebiyle birbirleriyle alâkayı uzun süre kesmeleridir. Mademki müslümanlar din kardeşidir, o halde uzun süre birbirlerinden kopuk kalamazlar, kalmamalıdırlar. Gerek fert olarak gerekse toplum olarak Müslümanlar arasındaki küskünlüklerin, kırgınlıkların ve düşmanlıkların ortadan kaldırılması, aralarının bulunması öteki Müslümanların görevidir. Kardeşlik bunu gerektirir.
Kardeşler toplumunda kardeşliğin devamından kardeşlerin tamamı sorumludur.
"Günah işlemek ve düşmanlık yapmakta yardımlaşmayın!" (Mâide sûresi, 2)
İnsanoğlunun kardeşine yardım etme duygusu ve eğilimi fıtrîdir. Onun mayasında böyle bir duygu ve eğilim vardır. Ancak yardımlaşma da bir sınıra tâbîdir. İşte bu âyet o sınırı belirlemektedir. Hemen bir önceki cümlesinde "İyilik ve takvâda birbirinize yardım ediniz!" buyrulurken, ardından "Günah işlemek ve düşmanlık yapmakta yardımlaşmayın!” buyrulmak suretiyle, kardeşler arasındaki yardımlaşma ilkesinin günah ve düşmanlık konularında geçerli olmadığı bildirilmektedir.
Küslük ile ilgili bir Kaç Hadis…
“Birbirinizle İlginizi Kesmeyiniz, Sırt Dönmeyiniz, Kin Tutmayınız Ve Haset Etmeyiniz” Hadisi
Enes radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Birbirinizle ilginizi kesmeyiniz, sırt dönmeyiniz, kin tutmayınız, ve haset etmeyiniz. Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz. Bir Müslümanın, din kardeşini üç günden fazla terkedip küs durması helâl değildir." (Buhârî, Edeb 57, 58, 62; Müslim, Birr 23, 24, 28, 30-32. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 47; Tirmizî, Birr 24; İbni Mâce, Duâ 5)
Bir Müslümanın, Din Kardeşini Üç Gün Üç Geceden Fazla Terk Edip Küs Durması Helâl Değildir” Hadisi
Ebû Eyyûb radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Bir Müslümanın, din kardeşini üç gün üç geceden fazla terkedip küs durması helâl değildir: İki Müslüman karşılaşırlar biri bir tarafa öteki öbür tarafa döner. Halbuki o ikisinin en iyisi önce selâm verendir." (Buhârî, Edeb 62, İsti'zân 9; Müslim, Birr 23, 25, 26. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 47; Tirmizî, Birr 21, 24; İbni Mâce, Mukaddime 7)
Sonuç olarak ifade etmek gerekirse, insanların birlik ve beraberliğe ihtiyacı vardır. Bu birlik ve beraberliğe çağımızda daha da muhtacız. Birlik ve beraberliği zedeleyen etkenlerden birisi de, insanların birbirleriyle ilişkilerini kesmeleridir. Olası dargınlıkları, toplumun diğer fertleri, körükleme yerine, uygun bir biçimde bitirmeyi amaçlamalıdır. Müminler, misyonlarının ifsat değil ıslah olduğunu asla hatırdan çıkarmamalılar..
Haftaya görüşmek dileğiyle dua ile kalınız..