Aidiyet ve Toplum
Aidiyet, bir yere bir parçaya ait olmak demektir. Aidiyet duygusu ise bir parçaya bir topluma ait olduğunu hissetmektir.Biz insanlar, fıtri olarak aidiyet duygusuna sahip olduğumuz bir ortamdan ayrılırken duygusal bağlamda olumsuz yönde etkileniriz. Çünkü; parçası olduğumuz bir bütünden ayrılmışızdır.
Örneğin; yeni evlenen bir kızı düşünelim. Evliliği için her ne kadar mutlu olsa da bir yandan da aidiyet duygusunun etkisiyle üzülür. Çünkü; doğup büyüdüğü evinden, ailesinden ayrılmıştır.Ait olduğu hayattan başka bir hayata geçiş yapmıştır.
Başka bir örnek daha vermek istiyorum. 6 Şubat'ta yaşadığımız yüzyılın felekatinde maalesef ki birçok insanımız evini kaybetmiştir. Daha sonra yeni evlerinin yine aynı mahallede yapılmasını talep etmişlerdir. Bunun da sebebi aidiyettir. Çünkü birey evinin bulunduğu mahallede nice hatıralar biriktirmiş ve kendisi için manevî bir anlama bürünmüştür.
Bir toplumda aidiyet duygusu ne kadar güçlüyse toplumun birbirine karşı saygısı, sevgisi de bir o kadar güçlüdür. Aidiyet, bir toplumun olmazsa olmazıdır.
Tabi, aidiyet duygusu toplumun her bireyinde olmayabiliyor. Bu durumda da aidiyet duygusunun önemini bilmeyen bireyler bu duyguya sahip olan insanları garipseyip, anlamakta zorluk çekebiliyor.Aidiyet duygusu olmayan insanlar sosyal anlamda kendilerinde eksiklik hissederler. Çevrelerindeki hiçbir şeye ve hiç kimseye bağlılık hissetmezler.
Kıymetli okurlarım, bugün sizlerle aidiyet ve aidiyet duygusu üzerine sohbet ettik. Umarım yazılarıma karşı aidiyet duygunuz gelişmeye başlamıştır. Bir sonraki sohbetimize kadar kendinize dikkat edin.