''Asra yemin olsun ki,
İnsan mutlaka ziyandadır.”
Asr suresi üç ayetli kısa bir suredir, fakat çok büyük bir anlam genişliğine sahiptir. Bu sebepledir ki, İmamı Şafii gibi büyük İslam âlimleri “Eğer Kur’an’da yalnız Asr suresi olsaydı, dünya ve ahiret saadetini temin eden yolları göstermeye yetecekti” buyurmuşlardır
Hayat Veren Dört Hakikat…
Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de kısa ama anlamı oldukça derin bir sure vardır. Bu sure, insanı ebedî hüsrandan kurtarıp bitmez tükenmez nimetlere ulaştıracak yolları özlü bir şekilde ortaya koymaktadır. İşte bu sure, Asr Suresi’dir. Asr Suresi, bizlere hayat veren hakikatleri öğretmektedir.
Birinci Hakikatte Vakit…
Asr Suresi’nin bizlere öğrettiği birinci hakikat, Vakit bilincidir. İnsan, Vakitle sınırlı bir varlıktır. Yüce Rabbimiz, surenin hemen başında “Asra yemin olsun ki, insan gerçekten ziyandadır.” buyurmuştur. Vakti insana şahit tutmuştur. Zira insana verilmiş en büyük nimetlerden biridir vakit . Dünyamızı güzelliklerle tezyin ederek ahiretimizi kazanmamız için bizlere emanet edilen en kıymetli hazinedir vakit. Bu emaneti hoyratça tüketmek, şuursuz ve sorumsuzca beyhude bir ömür geçirmek mümine asla yakışmaz. Bu, insan için en büyük hüsrandır.
İkinci Hakikat iman…
Asr Suresi’nin bizlere öğrettiği ikinci hakikat, iman nimetinin önemidir. Yüce Rabbimiz,ziyanda olmaktan, hüsrana uğramaktan kurtulmanın ilk şartının iman etmek olduğunu haber vermiştir. Zira imansız geçen bir hayat, zararın en büyüğüdür. İman ise kalbin hayır ve güzelliklere, hak ve hakikate yelken açmasıdır. Kelime-i şehadeti, kelime-i tevhidi gönülden söyleyen bir mümin, küfre karşı imanın; batıla karşı hakkın; zillete karşı izzetin; zulme karşı adaletin yolunda yürüyeceğine dair kendisine ve Rabbine söz vermiştir. Kötülüklerin değil, iyiliklerin yanında olacağını kabul etmiştir.
Üçüncü Hakikat Salih Amel…
Asr Suresi’nin bizlere öğrettiği üçüncü hakikat, salih amel bilincidir. Rabbimiz, bizi ebedi hüsrandan, imanımızla birlikte salih amellerimizin kurtaracağını bildirmiştir. Salih amel, imanın davranışlara yansımasıdır, eyleme dönüşmesidir. İmanın hayat bulmasıdır.
Bizi Rabbimizin rızasına ulaştıracak her bir söz ve eylem, salih ameldir. Nasıl ki ihlasla yoğrulmuş olan namazımız, orucumuz, zekâtımız, haccımız birer salih amelse her türlü imkânımızı insanlığın hizmetine sunmak da salih ameldir. Mazlumlara ve Filistinlilere , mağdurlara, kimsesizlere, yetimlere el uzatmak salih ameldir. Göremeyenin gözü, işitemeyenin kulağı, tutamayanın eli, yürüyemeyenin ayağı olmak salih ameldir. Huzurumuza, kardeşliğimize, değerlerimize sahip çıkmak salih ameldir. Kötülüğe engel olma ve iyiliği hâkim kılma gayreti salih ameldir. Hadis-i şerifte belirtildiği gibi , insanlara eziyet veren bir şeyi yoldan kaldırmak salih ameldir. Kısaca salih amel, uygun amel demektir. Bu uygunluk, amelin Allah’ın rızasına, insanın fıtratına ve toplumun maslahatına uygun olmasıdır.
Dördüncü Hakikat Hakkı Savunmak…
Asr Suresi’nin öğrettiği ve bizi ebedi hüsrandan kurtaracak dördüncü hakikat, yani her daim hakkın yanında yer almaktır. Birbirimizi hak ve hakikate yönlendirmektir. Hem kendimizi hem de kardeşlerimizi batıl, yalan, hile, fitne ve fesadın karanlıklarından korumaktır. Rabbimizle, çevremizle, kâinatla ilişkilerimizde ne pahasına olursa olsun doğruluk ve istikametten ayrılmamaktır.
Bu dört unsurdan hakkı tavsiye etmek de bir cemiyetin huzur ve barışının olmazsa olmaz şartıdır. Hakkı tavsiye eden fertlerden meydana gelen bir toplum elbette huzurlu olur. Hakkın hatırını âli tutan bir toplumda haksızlığa yer yoktur. Sabır unsuru ise, hakkın ayrılmaz arkadaşıdır. Çünkü hakkın fert ve toplum planında devam etmesi sabra bağlıdır, haksızlıktan uzak durmak da ayrı bir sabırdır.
Sonuç olarak, hakiki mümin hakka abid olan, hakka taraftar olan, hakkın hatırını âli tutan, haksızlıktan uzak duran, hakkı tutup kaldıran kimsedir.
Haftaya görüşmek dileğiyle dua ile…