Geçmişin Muhasebesini Yapmak
Ne Vakit biteceğini bilmediğimiz bir hayat yolculuğundayız. Yolumuz bazen geniş ve düz iken, bazen dar ve engebeli. Bazen günlük güneşlik bir havada ilerlerken, bazen fırtınanın ve karanlığın içinden geçiyoruz. Bu haftaki yazımızı Geçmişin muhasebesine dini açıdan bakacağız.
Yaşam Sayfasından bir Yaprak kopardık
Yeni bir yılın arefesindeyiz. Allah’u Teâlâ yarattığı en önemli mefhumlardan birisi de şüphesiz ki vakittir. Vakit, hayat yolculuğumuzda içinde yaşadığımız ve gelip geçmesiyle farkına vardığımız bir süreçtir. Bir günün, bir ayın, bir yılın sona ermesi hiç şüphesiz önemli bir hadisedir. Çünkü geçip gitmekte olan her vakit dilimi, müminin yaşam sayfasından koparılan bir yapraktır. Ömür sermayemizden bir yıl daha eksilmekte. Rabbimiz onun verdiği en büyük nimet, bizleri yoktan var eylemesidir. İmanımız ve ibadetlerimiz, var olmamız ile anlamlı ve mümkündür. Varlığımızın en büyük delili ise, vakit denen sürecin içerisinde ömür diye nitelen hayat nimetidir. Yüce Rabbimiz, hepimize hayırlı, bereketli ve sağlıklı bir ömür lütfeylesin.
Vakit Nakit mi?
Bizler Müslümanlar olarak, vaktimizi nasıl değerlendirdiğimiz son derece mühimdir. Vaktin tanzimi için birer vesile olan Ay da Allah’ın ayetidir, Güneş de Allah’ın ayetidir. Aslolan, Allah’u Tealâ’nın bizlere bahşettiği Vakit nimetini ve emanetini nasıl değerlendirdiğimizdir. Sayılı nefeslerimizi nasıl ve hangi amaçla harcadığımızdır. Ömür denen sermayemizi yaratılış ve varlığımızın gayesine uygun olarak kullanıp kullanmadığımızdır. Hayatımızın hiçbir dönemini boş geçirmememizi bize emreden Mevlamız; “Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul. Ancak Rabbine yönel ve yalvar.”[İnşirah 7] diyerek, her anımızı değerlendirmemizi ve içinde olduğumuz vaktin kıymetini bilmemiz gerektiğini buyurmaktadır.
Beş Şeyin değerini bilin
Peygamber Efendimiz (SAV) hayatın akışı içinde dikkat etmemiz gereken hususları veciz bir üslupla ifade etmektedir; “Beş şey gelmeden önce beş şeyin değerini iyi bil; ihtiyarlıktan önce gençliğin, hastalıktan önce sağlığın, yokluktan önce varlığın, meşguliyetten önce boş Vaktin ve ölümden önce hayatın.” Tarihte büyük medeniyetler kurmuş millet ve topluluklar, zamanın değerlendirilmesine büyük önem vermişlerdir. Dünyevi ve uhrevi planda başarı, vaktin verimli kullanılması ile mümkündür. Kur’ân-ı Kerîm’de, vakte yemin edilerek başlayan Asr suresi vardır. İslam büyüklerinden biri şöyle der: “Ben Asr suresinin manasını bir buz satıcısından öğrendim. Çünkü o pazarda şöyle bağırıyordu: ‘Sermayesi eriyen bu şahsa merhamet edin!’ İnsana verilen ömür de bir buz misali devamlı eriyip tükenmektedir. Eğer bunu ziyan eder veya yanlış yere harcarsa, insanın hüsranına sebep olur.”
Yılbaşı Kutlaması ve Kültürümüz
Sonuç itibariyle toplumumuzda “yılbaşı kutlaması” olarak yapılan eğlencelerin dinimiz ve kültürümüz açısından hiçbir temeli yoktur. Bu günlerde bize düşen, geçen bir yılın muhasebesini yaparak gelecek bir yılda hatalarımızı tekrarlamamak ve kendimizin, toplumumuzun ve Yüce Rabbimizin razı olacağı davranışları yapmaya gayret göstermek olmalıdır.
Rabbimiz bizleri, vaktin kıymetini bilen ve vaktin getirdiği şerlerden muhafaza olunan kullarından eylesin, çevremizdeki insanlara her vakit en güzel örnek olmayı nasip eylesin.
Haftaya görüşmek dileğiyle selam ve dua ile…