Işık Hadisesi Etrafında Siirt Ve Kültürel Miras
Kıymetli siirtli okurlarım, 23 Eylül'de her yıl olduğu gibi ışık hadisesi programı gerçekleştirildi.Ben de programa iştirak ettim ve gördüğüm kadarıyla geçen yıla nazaran daha iyi bir katılım gerçekleşmişti.Elbette bu beni mutlu etti çünkü şehrimin kültürel mirasının bilinmesi, araştırılması her insan gibi benim için de mutluluk verici. Umarım son yıllarda düzenli bir şekilde gerçekleştirilen bu organizasyon her yıl daha kapsamlı ve tanıtımlı bir şekilde gerçekleştirilir.
Kıymetli okurlarım, geçmişten günümüze kadar ulaşan kültürel miraslarımız epeyce önemli ve paha biçilmez değerdedir.Bu değerler bazen sadece kendimiz ve kendi ailemiz için değerli olurken bazen de tüm toplumda miras olarak görünür. Peki bu değer sadece maddiyat mıdır?
Tabii ki hayır. Örneğin dedemizden kalan bir şapka veyahut hayattayken verdiği ancak günümüzde geçersiz olan para madden kıymetli mi? Hayır. Bunları değerli kılan manevi değerleridir. Çünkü bu değerler bize hem geçmişimizi hem de aidiyet duygumuzu hatırlatır.
Peki ya şehirlerin kültürel mirasları?
Elbette şehirlerin de kendine has mirasları var. Önceki sahiplerinden,şehirlerimiz de bu miraslarına önem veriyor. Adeta yakuttan kolye gibi üzerinde peki ya bu şehirlerin şimdi ki yaşayanları olan bize bir görev düşmüyor mu? Tıpkı dedemizin bize emanet ettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığımız kültürel güzelliklerimiz gibi korumak kollamak ve tanıtmak.Ben genç bir tarih talebesi olarak bunun ehemmiyetini görüyor ve buna daha fazla önem verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Tabii korumak, kollamak, tanitmak sadece şehrin gencine yaşlısına düşmüyor o şehrin ileri gelenlerine, dinamiklerine, yöneticilerine de epeyce görev düşüyor.
Başlığa Siirti eklemişken şunları da belirtmek istiyorum. Malesef ki Siirtin yok olmaya yüz tutmuş kültürel mirasları mevcut ve korkarım ki bu mirasları kurtarmazsak 10-15 yıla kadar tamamıyla unutulacak. Bu miraslarımızdan birkaçına örnek vermek istiyorum; Sabat diye bilinen geçitler, Cas evler, Deyr Mor Yakup Manastırı ve daha niceleri... tabii bunların yanında yemek kültüründe de unutulan lezzetler, unutulan mahalli şarkılar... Bunları fazlasıyla arttırmak mümkün.Unutulmaya yüz tutmuş bu mirasların sayısı arttıkça üzüntüm artmakta ve belki de bu şehrin eski sahipleri bize miraslarına sahip çıkmamamiz dolayısıyla hak talep edecekler, nereden bilelim ki...
Kıymetli okurlarım, bugün sizi uzunca yazımla yormuş olabilirim ama konu derin ve geniş.
Umarım bu yazımı kıymetli okurlarım dışında bu şehrin dinamikleri de okur. Şunu da belirteyim ki bu konuda kendilerine elimden geldiğince destek vermekte hazırım.