İyi bir komşumuyuz?
Dinimiz İslam, hayatı bütünüyle kucaklayan bir dindir. Sadece iman ve ibadet hayatımıza dair değil toplumsal hayatımıza dair de birtakım kurallar koyar. Nitekim kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.”(Nisa-36)
Komşularımıza karşı Sorumluluğumuz var…
Bu ayet-i kerimeden hareketle Rabbimiz bize kendisine iman ve itaat etmemizin yanı sıra ailemize, akrabalarımıza, komşularımıza ve içinde yaşadığımız topluma karşı birtakım sorumluluklar yüklemektedir. Zaten sosyal hayatımıza baktığımız zaman da ailemizden sonra en yakınımızda komşularımız bulunmaktadır. Bu yakınlığı Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde: “Cebrâil bana komşuya iyilik etmeyi tavsiye edip durdu. Neredeyse komşuyu komşuya mirasçı kılacak sandım.”(Buhari) buyurmak suretiyle ifade etmiştir.
Komşularımızın iyi ve kötü gününde yanlarında olalım…
Komşularımıza dair sorumluluklarımıza gelince Sevgili Peygamberimiz (sav), farklı hadis-i şeriflerinde komşularımızın hasta olduğunda ziyaret edilmesini, Vefat ettiklerinde cenazesine katılınmasını, borç istediğinde verilmesini, herhangi bir konuda yardım istediğinde yardımcı olunmasını (Beyhaki)tavsiye etmiş, komşumuzun kötü huylarının araştırılıp dedikodusunun yapılmasını ise yasaklamış(Ebu Davut)ve “Allah katında komşuların hayırlısı, komşusuna faydalı olandır.”(Birr)buyurarak komşularımıza her alanda iyi davranmamızın Allah katındaki derecemizi belirleyeceğini ifade etmiştir. Atalarımız da “Ev alma komşu al.” ve “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.” gibi sözlerle komşuluk ilişkilerinin ne denli önemli olduğunu belirtmişlerdir.
Aynı binadayız fakat birbirimizi tanımıyoruz…
Maalesef günümüzde komşuluk ilişkilerine yeterince önem verilmiyor. Aynı apartmanda yaşayıp birbirini tanımayan, aynı asansöre bindiği halde birbirine selam vermeyen komşularımız var. Oysa Peygamber Efendimiz (sav), “Yanı başındaki komşusu açken, tok yatan kimse iman etmemiştir.”(musannef) buyurarak komşularımızın sıkıntılarına kayıtsız kalmamızın imanımızla alakalı olduğunu ifade etmiştir. Yine bir başka hadisinde Efendimiz (sav), “Bir Müslüman öldüğünde, en yakın komşularından üç hane halkı kendisinin iyi bir insan olduğuna şahitlik ederlerse, Yüce Allah, "Bildikleri kadarıyla şahitlikte bulunan kullarımın şahitliğini kabul ettim ve kendi bildiklerimi de bağışladım." buyurur.”(i-Hanbel)demek suretiyle komşumuzun hakkımızdaki iyi şahitliğinin Allah katında kabul edilip bağışlanmamıza vesile olacağını müjdelemekte, “Komşusunun, kendisine kötülük yapabileceği kaygısından kurtulamadığı kimse cennete giremez.”(Müslim)buyurarak komşularımıza karşı kötü davranışlarımızın da cennete girmeye engel olabileceğini bildirmektedir.
Özele; müslüman olarak en büyük arzumuz cennete girmek ve orada Peygamber Efendimize (sav) komşu olmaktır. Bu arzumuzu gerçekleştirmenin yolunun yukarıda zikrettiğimiz hadis-i şeriflerden hareketle önce komşularımıza gerçek manada komşu olmaktan geçtiğini unutmayalım. Bu iyi günleri fırsat bilip komşularımızla ilişkilerimizi tamir etmeye, bina ve komşuluk kurallarına uymaya çalışalım. Komşularımıza karşı davranışlarımızın bizi cennete götürebileceğini unutmayalım.
O halde; hiçbir ayrım yapmadan bütün komşularımızın haklarına riayet etmeli, onlarla iyi ilişkiler kurmalı, onlara her zaman iyilikte bulunmalı ve herhangi bir şekilde zarar vermekten sakınmalıyız.
Haftaya görüşmek dileğiyle…