Peygamberimiz, İman ve İstikamet
Yüce dinimiz İslam’ın en temel gayesi, erdemli birey, faziletli toplum ve huzurlu bir dünya inşa etmektir. Allah’ın vahiy ve peygamberler vasıtasıyla vazettiği bütün hükümler, gönderdiği bütün değerler, bu idealin gerçekleşmesine matuftur. Bu yolda olmanın en önemli göstergesi de iman ve istikamettir
Yüce Allah, insanoğlunu yaratılmışların en şereflisi ve yeryüzünün halifesi kılmıştır. Ona yeryüzünü imar edecek, ahiretini de ebedi cennet kılacak akıl ve irade vermiştir. Hz. Adem (a.s.)’dan Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’e kadar gönderilen bütün peygamberler ve indirilen kutsal kitaplar, insanoğluna dosdoğru yolu göstermiştir. Hak Din İslam, bu yolu Müslümanlara bir hedef olarak sunmuş, Kur’an bizi bu yola çağırmış ve Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bu yol üzere hayatı boyunca bize rehberlik etmiştir. İşte bu yolun adı Sırat-ı Müstakim’dir. Hayatı bu doğrultuda tanzim etmek, bu yolda ölünceye kadar istikrarlı bir şekilde yürümek ise istikamettir.
“Ben kimim?”, “Nerden geldim?”, “Nereye gidiyorum?”,
İstikamet, kişinin imanla Allah’ın emniyetine sığınmasıdır. Allah’a iman hayatımızı anlamlandıran en yüce değer, bütün bir benliği ve varlığı kapsayan en temel disiplindir. İman etmekle kişi, “Ben kimim?”, “Nerden geldim?”, “Nereye gidiyorum?”, “Hayatımın anlamı ve amacı nedir?” gibi zihnini meşgul eden sorulara cevap bulur. İnsan, yaşadığı ortamda karşılaştığı olaylar ve problemleri anlama ve anlamlandırma ihtiyacını iman ile karşılayabilir. İman, insan olma şerefini kul olma bahtiyarlığı ile bütünleştirir. Allah’a iman, insana dünyada yaratılış gayesine uygun yaşama bilinci aşılar; onun söz ve davranışlarını şekillendirir, fikir ve kararlarına yön verir.
Yalnız Senden Yardım Dileriz
İstikamet üzere olmak, imanı ibadete ve güzel ahlaka dönüştürmekle mümkündür. İmanın ibadete ve davranışlara yansıması gerekliliğini Yüce Rabbimiz, bize Kur’an’ın ilk suresi Fatiha suresinde şöyle buyurarak öğretiyor: “Ey Rabbimiz! Ancak Sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım dileriz. Bizi dosdoğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet. Gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil.” (Fatiha, 1/5-7) İmanın ahlaka yansıması ise, “Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.” (İbn Hanbel, II, 381) buyuran Peygamberimiz (s.a.v.)’in güzel ahlakını şiar edinmek ve özümseyerek hayatına aktarmaktır. Fıtratımıza uygun olmayan ve bizi yaratılış gayemizden uzaklaştıran her türlü söz ve davranışı terk etmektir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in Kur’an’la hayat bulan öğretilerinin aktarılamadığı her çağ, eksik ve tam bir çağ değildir. Bugün iman ve istikamet üzere yaşamak istiyorsak; çocuklarımızın, gençlerimizin ve toplumumuzun zihin ve gönül dünyasında var olan istikameti bir ömür sürdürmelerine katkı sunmak istiyorsak; tüm dünyayı yeniden istikamet üzere bir hayatla yani İslam ile buluşturmak istiyorsak bunu ancak Peygamberimiz (s.a.v.)’in tüm insanlık için rahmet olan öğretileriyle yapabiliriz. Bugün inanç zayıflığına hatta inançsızlığa düçar olmuş insanlara yardım etmek istiyorsak bunu Peygamberimiz (s.a.v.)’in davet metodunu örnek alıp onun eşsiz ahlakını kuşanarak sağlayabiliriz. Bugün dünyevileşmenin kıskacında istikametini şaşıran, zihinleri işgal altında olan ve maneviyatını unutmuş insanlığa bir umut ışığı olmak istiyorsak bunu ancak Peygamberimiz (s.a.v.)’in rehberliğinde başarabiliriz. İnsanın hayat imtihanını Müslümanca yaşayıp sonlandırabilmesinin yolu İslam’a uymak, rotası ise İslam’ın gösterdiği istikamettir.
Ne mutlu, Rabbimizin emrettiği, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in yaşayarak öğrettiği istikamet üzere bir ömür sürenlere. Ne mutlu, sırât-ı müstakîme engel olan kin, nefret, düşmanlık ve haset gibi kötü duygu ve düşüncelerden arınanlara…
Filistin’e Destek olalım
Filistin'de yaşananları üzüntü ve endişeyle takip ediyoruz. Yıllardır devam eden zulüm, işgal ve ambargo ile mazlum Filistin halkı maalesef en temel haklarından mahrum bırakılmakta, mallarına, evlerine el konulmakta, başta Mescid-i Aksa olmak üzere Müslümanların kutsallarına saldırılmaktadır. Barış ve huzurun sağlanabilmesi için çözümün yegâne yolu işgalcilerin Filistin topraklarından çekilmesi ve Filistin halkının tamamen özgürlüğüne kavuşmasıdır. Masum insanların zarar görmemesi en büyük arzumuzdur. Her zaman olduğu gibi, mazlum Filistin halkının ve Mescid-i Aksa’nın özgürlük mücadelesinin yanındayız. Bir an önce tüm coğrafyanın barış ve huzura kavuşmasını, Müslümanlara saldıranlara bizler de tüm alanlarda tepkimizi net bir şekilde ortaya koymayı bilmeliyiz.
Filistin’e Dua edelim
Allah’ım! Bütün dünyanın gözü önünde topluca katledilen mağdur ve mazlum Filistinli kardeşlerimize yardım eyle! Yeryüzünde zulme uğrayan tüm mazlumlara imdat eyle! Vatanımızı, milletimizi ve bütün insanlığı her türlü kötülükten muhafaza eyle! Ümmet-i Muhammed’e birlik ve beraberlik, feraset ve basiret ihsan eyle! Âmin!
Haftaya görüşmek dileğiyle selam ve dua ile…