Tövbe-i Nasuh nedir?
Nasuh tövbesi içten, samimi ve halisane yapılan ve Kur’an’da geçen bir tövbedir. Dolayısıyla kişi tövbe ederken, yaptığı günaha duyduğu vicdan azabından dolayı dünya başına dar gelmeli, iç dünyası kendisini sıktıkça sıkmalı ve her şeyden kesilip Allah'a sadakat ve samimiyetle yalvarıp, sığınmalıdır.
Günahlara Tövbe
Tövbe, işlenen günahın, yapılan hata ve kötülüğün farkına vararak pişmanlık duyma hissi, dönüş yapma iradesi ve kararlılığıdır. Tövbe, dil ve kalple yapılır. “Allah’ım işlediğim günahlardan ve yaptığım kötülüklerden pişmanım, tövbe ettim, mağfiretini diliyorum, beni affet!” demek veya benzeri ifadeler kullanmak dille yapılan tövbedir. Bu tür söz ve dualar kalpteki pişmanlık duygusunu yansıtırsa bir anlamı ve değeri olur. Pişmanlık duymadan sadece dille yapılan tövbenin hiçbir değeri yoktur. Mümin bilerek veya bilmeyerek işlediği günahlardan dolayı tövbe eder. Affı ve mağfireti için Allah’a yalvarır. Peygamberimiz, gelmiş geçmiş bütün günahları affedilmiş olmasına rağmen, günde yüz kere tövbe eder, Allah’tan af dilerdi. (Müslim, Zikir, 41) Bundan dolayı hiçbir mümin “Ben günah işlemedim, niye tövbe edeyim!” diyemez. Çünkü kul kusursuz olmaz, bilerek veya bilmeyerek işlenen pek çok günah vardır. Yüce Allah, “…Kendinizi temize çıkarmayın.” (Necm, 53/32) buyurur.
Her Vakitte Tövbe edilebilir
Hata ve kusurlarımıza tövbe etmek için, belirli bir vakit ve şarta ihtiyaç yoktur. Bütün insanların ise günahları için tövbeye ihtiyâcı vardır. İnsanların en iyisi enbiyâdır [Nebîler ve Resûllerdir]. Onlardan biri de Yahyâ “aleyhisselâm” idi ki, onun hakkında âyet-i kerîmede meâlen;
(O, kavminin efendisi ve nefsini şehvetten hapsedicidir) buyuruldu. [Âl-i İmrân-39] Bununla beraber yine, onlara da istiğfar vâcib olmuştur.
İnsanların en üstünü olan peygamberler tövbeye ihtiyaç duyarsa, kimin haddine düşer ki, tövbeye ihtiyacı olmadığını söylesin! İnsanların en iyisi olan Peygamber Efendimiz “aleyhisselâm” buyurdu ki:
(Kalbimde [envâr-ı ilâhiyyenin gelmesine engel olan] perde hâsıl oluyor. Bunun için her gün, 70 kerre istiğfar ediyorum.) Ve yine buyurdu ki:
(Allahü teâlâya her gün yüz kerre istiğfar ediyorum.)
A’râf sûresi 23. âyet-i kerîmede Allahü teâlâ meâlen buyuruyor ki;
(Âdem “aleyhisselâm” ile Havva dediler ki: “Yâ Rabbî! Biz kendimize zulmettik. Eğer sen bizi mağfiret ve bize merhamet etmezsen, biz ziyan edenlerden oluruz.)
Allahü teâlâ, Ahkâf sûresi 15. âyet-i kerîmede meâlen buyuruyor ki; (İnsan, kırk yaşına girdiği zaman şöyle demiştir: Yâ Rabbî! Senin râzı olmadığın her şeyden tövbe edip sana yöneldim. Dînimi senin için hâlis edenlerdenim ve senin emrine itaat edenlerdenim.)
Allahü teâlâ, Tahrîm sûresi 8. âyet-i kerîmede bütün müminlere hitaben meâlen buyuruyor ki;
(Ey îmân edenler! İşlediğiniz günahlara, -ölünceye kadar bir daha işlememek üzere nefsine nasihat eden tövbe edenler gibi- Allahü teâlâya tövbe edin!)
Tövbe edenlerin makamı, bütün makamların en faziletlisi ve üstünüdür. Hakîkî tövbe eden, cenâb-ı Hak katında [indinde] bütün halkın en azîzi, en kıymetlisi ve en sevgilisidir. Allahü teâlâ onlar hakkında, Bekâra sûresinin 222. âyet-i kerîmesinde meâlen şöyle buyuruyor:
Tövbe edebilmek, Hak teâlânın büyük nimetlerinden biridir. Günah işleme korkusu ile tövbeyi asla geciktirmemelidir! Çünkü, hadis-i şerifte (Sonra yaparım diyenler helak oldu) buyuruldu. Yani tövbeyi ve diğer iyi işleri geciktirenler, bu günün işini yarına bırakanlar, aldandı, ziyan etti...
Haftaya görüşmek dileğiyle selam ve dua ile Allah’a emanet olunuz.