Tüketim Çılgınlığı: İsraf
İsraf etmek boşa harcamak, gereksiz tüketmek, savurganlık anlamına gelmektedir. Günümüz dünyası küresel ısınma, çevre kirliliği ve hızlı nufüs artışı gibi sorunlarla uğraşırken dördüncü sırayı israf almaktadır. İsraf etmek hem dinimizce yasaklanmıştır hem de daha yaşanılabilir dünyayı sabote eden bir davranıştır.
Yiyiniz İçiniz israf etmeyiniz
Peygamberimiz (s.a.s), yokluğun kol gezdiği bir zamanda bile nimetlerin hesabını hatırlıyor ve hatırlatıyordu. O, darlıkta da bollukta da her bir nimetin kıymetini bilmeyi ve israftan kaçınmayı öğretiyordu. Zira dinimizde israf haramdır. İsraf, nimetin sahibi olan Yüce Allah’ın er-Rezzâk ismine saygısızlıktır. Bu yüzdendir ki Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de müminleri bize anlatırken “Onlar, harcama yaptıklarında ne israf ederler, ne de cimri davranırlar. Bu ikisi arasında bir yol tutarlar.”[Furkan- 67] buyurmuştur. Peygamberimiz de “Kibre kapılmadan ve israfa kaçmadan yiyiniz, içiniz, giyininiz ve sadaka veriniz.”[Buhari-66] hadisiyle tüketimin de bir ahlakı olduğunu dile getirmiştir.
İsraf Sadece yemekte mi?
İsraf, sahip olduğumuz nimet ve imkânları ölçüsüzce kullanmaktır. Har vurup, harman savurmaktır. Hiç tükenmeyecek gibi bilinçsizce harcamaktır. Allah’u Teâlâ’nın bahşettiği nimetlere karşı bir nankörlüktür İsraf. Ve israf, sadece sofralarımıza hapsedilemeyecek kadar kapsamlı bir kavramdır.
Mesela akıl nimetini iman ve hikmetle buluşturamaması, insan için en büyük israftır. Şu kısacık ömrümüzün dünya ve âhiretimize faydası olmayan beyhude meşgalelerle heba edilmesi, zamanın israfıdır. Zararlı alışkanlıklarla zihnin ve bedenin tehlikeye atılması, sağlığın israfıdır. Sahip olduğumuz ilmi ve tecrübeyi insanlığın hayrına kullanmamak, bilginin israfıdır.
Kendisinden yaratılıp beslendiğimiz toprağın, hayat kaynağımız olan suyun, her bir nefesimizde muhtaç olduğumuz havanın hoyratça kirletilmesi, tabiatın israfıdır.
Gelecek nesillere mamur ve yaşanılır bir çevre bırakmamız gerekirken, bize emanet edilen yeryüzünü kötülüklerin esiri haline getirmek, yaşadığımız kâinatın israfıdır.
Ekmek Nimettir, Çöpe atmalayalım…
Üzülerek belirteyim ki; günümüzde tam anlamıyla bir israf dünyasında yaşıyoruz. Savurganlık hayatımızın hemen her anını kuşatmış durumda. İnsanlık, daha çok kazanıp daha çok tüketmeye teşvik ediliyor. Harcamanın, hayatın anlamı gibi yansıtıldığı bir dünyada elbette bizim tüketim anlayışımız da hızla yara alıyor. Bir somun ekmek ile karnımızı bir gün doyurabilecekken ülkemizde her gün yaklaşık 5 milyon ekmek çöpe atılıyor. Yılda 18 milyon ton meyve ve sebzenin israfıyla devasa çöp yığınları oluşuyor. Bütün bunlar neticesinde sadece çok sayıda sadece paramız değil, aynı zamanda alın terimiz, servetimiz, dahası geleceğimiz heba oluyor.
Lüksten Kaçınalım
Allah’ın bize verdiği her nimetin, hem imtihan vesilesi, hem de emanet olduğunu unutmayalım. Nimetin bizi dünya ve âhiret mutluluğuna eriştirmesi için özen gösterelim. Her işimizde insaflı, dengeli ve tutarlı davranalım. Yeme içmemizde, giyim kuşamımızda, harcamalarımızda ihtiyaç fazlası ve lüksten kaçınalım. Savurganlığın, her geçen gün kişiyi iflasa sürüklediğini ve Allah’ın rızasından uzaklaştırdığını aklımızdan çıkarmayalım.
Sonuç olarak israf her türlü kaynak ve imkânı lüzumsuz ve bilinçsiz olarak kullanmaktır. Bundan kurtulmanın yolu ferdî, ictimâî bilinçlenmeye bağlıdır. Güzel yurdumuzda huzurla yaşamak, gelecek nesillere güzel şeyler bırakmak istiyorsak israfın her türlüsünden kurtulmanın çarelerini aramalı ve bulmalıyız.