YOZLAŞMIŞ İNSANLAR, YOZLAŞMIŞ TOPLUM
Kişi herkesle aynı elbise ile, yani insan olarak doğmuş olabilir; ama kişinin insan kalması gerçekten çok zordur. Ahlaksızlık, yolsuzluk, yalan, sahtekarlık, dolandırıcılık, adam kayırma, torpil ve sair kötülüklerin toplum tarafından içselleştirildiği bir dönemde yaşıyoruz.
İşçisinden memuruna, öğretmeninden mühendisine, doktorundan avukatına toplumda o kadar insan görünümlü mahluklar türedi ki; artık dürüst insanlar bu ahlaksızlarla mücadele etmekten yılmış durumda.
Ortada suç var, suçlu var ama yaptırım yok. Ortada yalan var, sahtekarlık var ama yaptırım yok. Ortada haksızlık var, adaletsizlik var ama yaptırım yok. Ortada mağduriyet var, evrakta sahtecilik var ama yaptırım yok.
Gelişmiş ülkelerdeki vatandaşların, uğradıkları en ufak bir haksızlığa karşı sadece basit bir şikayet dilekçesi vermeleri yeterli olmaktadır. Çünkü ilgili merci üstüne düşen sorumluluğu yerine getirir, idare üstüne düşen sorumluluğu yerine getirir, savcılık üstüne düşen sorumluluğu yerine getirir. Vatandaş adalete olan inancıyla huzurla başını yastığa koyar. Sadece bir dilekçe verir ve gerisi ilgili kurumlar tarafından yerine getirilir.
Ama ülkemizde bir vatandaş bir haksızlığa uğramışsa bir şikayet dilekçesi vermesi yetmez. Çünkü biliyordur ki dilekçesi sümenaltı edilebilir. Ayrıca avukat tutacak parası olması gerekir. Ama avukat tutması da yetmez; çünkü avukatının önünde yüzlerce dosya vardır, dolayısıyla dosyasıyla hakkıyla ilgilenilip ilgilenilmeyeceği ile ilgili şüpheleri de olacaktır. İdareye de tam güvenemez çünkü idarede usul ve esasları bilen birinin olup olmadığıyla ilgili de şüpheleri olacaktır. Varsa dahi suçlunun korunabileceğini düşünecektir. Savcıya, hakime güvenmesi de yetmeyecektir. Çünkü savcının ve hakimin de önünde yüzlerce dosya vardır. Bu sebeple kaçırılan birçok ayrıntıdan yahut yoğunluktan yanlış kararlar verilebileceğini de düşünecektir.
Ülkemizde hakkınızı alabilmek için sadece ilgili merciye başvurmanız yetmez. Aynı zamanda cesur da olmanız gerekir. Ama bu da yetmez, aynı zamanda biraz hukuk da bilmeniz gerekir, biraz idari bilginiz de olması gerekir. Ama eğer olay ciddiyse maalesef bunlar da yetmez, basın ve sosyal medya aracılığıyla kamuoyu da oluşturmanız gerekir. Soruyorum size Narin Güran cinayeti medyada gündem olmasaydı süreç böyle mi yürüyecekti, bu insanlığın kara lekesi olan aile fertleri savcılık mütalaasında gerçekten müebbet ile mi yargılanacaklardı? Münevver Karabulut cinayeti medyada gündem olmasaydı Cem Garipoğlu denen cani gerçekten hapse girecek miydi?
Haksızlığa karşı boyun eğen bir yapım olmadığı için şimdiye kadar beni doğrudan yahut dolaylı yoldan ilgilendiren her bir yanlışın peşine düştüm. Benden yardım isteyen her bir arkadaşıma desteğimi esirgemedim. Hepsine korkmadan gereğini yaptım. Dışarda aslan kesilenlerin nasıl birer korkak olduğunu gördüm. Koca koca adamların sıkışınca nasıl yalanlar uydurduklarını duydum. Kendilerince beni tehdit edenlerin sonradan barışmak için nasıl kaypaklaştığına şahit oldum. Samimi olarak benden gelip özür dileyenlere ise samimi olarak özürlerini kabul ettim. Evet ülkemizde şerefliler kadar şerefsizler de olduğu için birçok kişiyle birçok olay yaşadım ama tüm bu olaylardan Allah’ın izniyle alnım ak çıktım. Şimdiye kadar benimle sorun yaşayan herkese meydan okuduğum halde kimse benimle yüzleşme cesaretini gösteremedi. Sonra da hayat bana şerefsizlerin insan görünümlü bir mahluk olduğunu ve toplumda var olmaya devam edeceklerini öğretti.
İşyerindeki arkadaşlar da aynı şeyden şikayetçi. Artık dürüst insanlarda gerçekten bir tükenmişlik var. Bizzat dürüstlüğüne ve doğruluğuna şahit olduğum birçok arkadaş yurtdışına gitme planları yapmakta. Oturup huzur içinde yaşamak ve işinizi yapmak istiyorsunuz ama bir ahlaksız çıkıp huzurunuzu bozabilmekte. Başka bir haysiyetsiz çıkıp ayrı bir sorun yaratabilmekte. Artık toplumumuzun geleceğine dair hemen hemen tüm ümitlerimizi kaybetmiş gibiyiz. Ahlaksızlık ve karaktersizlik her yere sirayet etmiş.
Evet mücadeleye devam diyoruz ama gerçekten çok yorulduk. Torpilin olmadığı, liyakatsizliğin olmadığı, adaletsizliğin olmadığı, ahlaksızlığın olmadığı, suçun ve suçlunun korunmadığı bir ülkede refah ve huzur içinde yaşamak istiyoruz. Tüm isteğimiz bu. Umarım o aydınlık günlere bir an önce ulaşırız. Saygılarımla.
Dr. Özgür AYDIN